Trump'ı öldürme girişimi ve medyanın sınavı

Medyaradar'ın televizyon dünyasını mercek altına alan yazarı Ekran Kedisi, uzun bir aradan sonra köşesine döndü. Ekran Kedisi, Trump'a suikast girişiminde hangi isimlerin başarılı gazetecilik yaptığını ve TRT'nin kamburu olan ekran yüzünü kaleme aldı.

Rekor sıcaklarla mücadele ettiğimiz bir kavurucu yazın ortasında aradı Medyaradar yönetimi; “Ey Ekran Kedisi, korkma sönmez bu medyanın ateşi. Sen koca yüreklisin, kulağın kesik medyada gözü kulağı her yerde olansın. Şimdi miyavlamayacaksın da ne zaman mırmır edeceksin?”

Arandığım sırada Bolu’dan Manisa’ya yol alıyordum. Elektrikli aracımın şarjı full, iki elim direksiyonda, kablosuz kulaklıktan efsane halk ozanımız, Türkmen/Abdallık kültürünün ve müzik geleneğinin son büyük temsilcisi olan Yaşar Kemal’in "Bozkırın Tezenesi" dediği Neşet Ertaş’ı dinliyordum.

Yazayım da, ozan Ertaş’ın dediği gibi “Tatlı dile, güler yüze… Doyulur mu, doyulur mu?”! misali olmayabilir, “tırmalayabilirim ama” dedim.

“Ekran Kedisiyle pazarlık yapmayız, patilerini dilediğin gibi kullanabilirsin” dendi.

Kırmadım, kıramazdım ve kırmayacağım. Yani nazlanamazdım! Sonuçta medya dünyamızın hür ve özgür sesi Medyaradar ailesiyle 25 yıllık bir hukukum var…

* * *

TRUMP’I ÖLDÜRME GİRİŞİMİ VE MEDYANIN SINAVI

Gündem ne yazık ki acayip derecede ürkütücü. Tüm gelişmeler kaygı verici bir geleceğin bizi beklediğine işaret ediyor çok kıymetli okurlarım. Nerden başlasam, nasıl irdelesem?!

Hayatımda ‘ama’ vurgusu yaparak dahi olsa şiddet kültürünün yanında yer almadım.

Toplumlar siyasi ve ekonomik atmosferden rahatsızlık duyduğunda sandık dışı yöntemlere başvurduğunda acılar yaşar. Meslekte çeyrek asrı bulan deneyimlerime dayanarak diyorum ki; siyasi suikastlar hiçbir zaman kabul edilebilir bir değişim yolu değildir. Görüşlerimize katılmayanları ikna etmek için şiddeti değil, kelimeleri kullanmamız gerek.

Bir kere gidip 27 gün kaldığım pek de ısınamadığım Amerika Birleşik Devletleri benim gördüğüm ABD değil artık. Amerika Ayrışmış Devletleri ve fazla radikal.

Cumartesi günü Pensilvanya'daki bir mitingde eski ABD Başkanı Donald Trump'ın hayatına kasteden alçakça saldırıdan çıkarılacak tek bir ders var: Siyasetçileri öldürmek her zaman yanlıştır. Politikaları, partileri ya da mizaçları hakkında ne düşünürseniz düşünün, acımasız bir şiddet eylemi medeni demokrasinin yerine geçemez.

ABD benim zihnimde kötülüklerin anası-babası. Bu Trump denen soytarı İsrail’in politikalarına destek vermiş, Kudüs’ü başkent ilan etmiş, ahlaksız, kibir abidesi, Gazze’deki Filistinli soykırımında en az ABD Başkanı Biden kadar payı olan tehlikeli biridir. Bizim televizyon yayınlarında Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin önemli, değerli ve Türkiye’nin yararına olacağını söyleyen gafilleri acıyarak izliyorum. Çoğu boş beleş sözde her bi dışkıdan anlayan tiplerden bıktık yorulduk.

Trump’a silahlı saldırı olayını tüm ayrıntılarıyla kamuoyuna aktaran Washington’daki gazeteciler içinde NTV Temsilcisi Hüseyin Günay, TRT Haber muhabirleri Tuna Şanlı ve Ali Artmaz, CNN Türk muhabiri Yunus Paksoy ile tabii ki deneyimli televizyon gazetecisi VOA Türkçe ekibinden Mehmet Sümer dört dörtlük iş çıkardılar. Canı gönülden tebrik ediyorum. Haber Global için çalışan Anıl Sural’ın daha kat edecek çok yolu var. Pişmesi gerekiyor, sosyal medya paylaşımlarına baktım her kesime her kişiye gül dağıtıyor. Abartılı övgülerle çektirdiği fotoğrafları paylaşan genç kardeşime tavsiyem, diğer meslektaşlarını örnek almasıdır. Bir de ABD içinde durmaksızın seyahat ettiğini görüyorum. Umarım sponsorlu geziler değildir. Önce Vatan’daki yazılarını okurken de umarım çıkar elde ettiği yazılar-röportajlar değildir diyorum! Pırıltısı fazla bir genç kardeşimiz Anıl. Yolu açık olsun.

* * *

TRT’NİN KAMBURU DEDE

Kulağımı tırmalayan ses tonu ve rahatsız edici beden diliyle bi türlü ısınamadığım isimdir Ersoy Dede. Kendisini özel radyo istasyonlarının hayatımıza girmesinden beri bilirim. Nedense bi şeylerde samimi bulamadığım isimlerdendir. Gerçi kaç medya yıldızı ne kadar samimi ki? Ayrı bir yazı konusu bu.

Neden Ersoy Dede’yi kafama taktığıma gelince. Kamuda tasarruf diye paralanan (!) kurumlardan biri olan TRT’nin tonlarca maaş verdiği Dede eminim bana galiz sözler sarf edecek ama ‘kul hakkı, yetim hakkı’ diye mangalda kül bırakmadığı için yazmadan edemedim.

Zat-ı muhterem skandal bir figür olarak TRT’nin kamburu. Kurumunda ondan iyi duygularla söz edenini duymadım, görmedim!

Bu kez onun TRT İstanbul’daki devasa büyüklükteki özel odasını (İstanbul Temsilcisi dışında hiçbir yöneticinin odası yok), altına verilmiş ve masrafı karşılanan buna karşın 3 yıla yakın süredir ekrana çıkartılmayan Ersoy Dede, torpili çok kuvvetli olmalı ki, diğer hiçbir çalışana verilmeyen imtiyaza sahip. Hiçbir yönetici (TRT Genel Müdürü Sobacı başta olmak üzere) Dede’ye söz geçiremiyor, onun kurum dışında çalışıp paracıkları lüplemesine müdahale edemiyor.

Bu Hint Kumaşı beyefendi, Best FM radyosunda hafta içi her sabah 08-09 arası program sunuyor. Tabii ki iktidar propagandası soslu yayın yapıyor. Dede, sürekli boğazı düğümlenen gıcık olmuşların çıkardığı sesiyle dinleyenlerine pazartesi günü 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü'nün 8. yıl dönümü dolayısıyla, Sakarya’daki bir etkinliğe gittiğini aktardı. Çok uzun konuşmuş muş, sosyal medyadan sitem edenler olmuş muş! Dede birara 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü'nün 8. yıl dönümününde şehit düşenleri anma ve kutlama olduğunu falan söyledi. Kulaklarım irkildi, “kutlama mı?” Allah’tan kendince gerekçesini de aktardı. Darbecilere karşı duruş ve demokrasiye bağlılığın tüm dünyaya gösterilmesi kararlılığı açısından kutlama diyormuş muş! Dinlemeye katlanamadığım biri olduğu için hemen gerçek radyoculara çevirdim rotamı. Kamuda tasarruf diye paralanan (!) kurumlardan biri olan TRT’nin tonlarca maaş verdiği Dede'nin Best FM ek işine akıl sır erdiremedim gitti.

Belki de ben kötü kalpliyim Ersoy bey. Kıskanıyorum sizi. Belki de siz bizim farkedemediğimiz dünya medya tarihine geçecek çok özel bir yeteneksiniz. Çoktan kamu yayıncılığı çizgisinden sapmış tamamen A Haber ve 24 TV çizgisinde yayın ve programlar yapan AKP’nin sesi olmuş TRT’nin liyakat sahibi bulunmaz yeteneklere sahip yöneticileri de bunun bilincinde hareket ediyorlar. ‘Aman Ersoy Dede’yi kimseye kaptırmayalım, her ne kadar kendisini ekrana çıkaramıyorsak da kadromuzda tutalım kimse kapmasın’ diyorlar ve kurumun en ayrıcalıklı ve en imtiyazlı elemanına imtiyazlı muamelesi yapıyorlar.

Ha şunu da diyeyim, Ersoy Dede açık ara iyi bir yandaş televizyoncu ve harika bir yandaş radyocudur!

Gelecek yazımda gerçek radyoculardan da söz etmek üzere, şimdilik ‘Miyav Miyav’!