Sarıgül’e cinsel kaset darbesi! Arkasında “CHP İçi Çelişkiler” mi yoksa “Akçeli İşler” mi var?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’e yönelik cinsel içerikli videonun niçin yapılmış olabileceğini tartıştı…

Efendim: insanoğlunun birbirine yapamayacağı kötülüğün sınırının olmadığını öğreneli epey oldu. (Kimileri buna “Aydınlanma” ya da “olgunlaşma” da diyorlar!) Artık ilk gençliğimdeki gibi saftirik düşünmüyorum. Buna rağmen gene de arada halen şaşırdığımız durumlar doğabiliyor elbette. Hele de siyaset, ticaret, çıkar, güç ilişkileri, vb söz konusu olduğunda kimi sürpriz ve ilginç gelişmeler olabiliyor. Hayat bu yönüyle çok acımasız!..

Nitekim bu gibi durumlardan en sonuncusu CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’e yönelik olarak gerçekleşti. Kasette Mustafa Sarıgül’ün koruması ile ilişki görüntüleri yansıtılıyordu. (Kaseti izlemedim. Zaten yayın yasağı gelmişti. Dursaydı izler miydim. Muhtemelen evet. O da mesleki kaygılarla ne olduğunu anlamak için. Sadece başka bir videoda tek kare buzlanmış görüntüsüne denk geldim.) Gerçekten de bir siyasetçi için sarsıcı bir durumdu. Ne kadar isyan etse haklıdır!..

Her Videonun Bir Amacı Vardır!..

Neyse, öyle veya böyle sonuçta bu video ister gerçek ister yalan, ister doğru ister yanlış, ister sahte iste sahici, ister hak edilmiş ister hak edilmemiş olsun çok ağır, alçakça bir durumdu. Lakin her ne olursa olsun buradaki asıl sorun ve soru şuydu ki kaset tümüyle montaj, sahte olsa bile böylesi “İtibar Suikastı” görünümlü bir videonun üretilmesine ve internet ortamına sürülmesine niçin ihtiyaç duyulmuştu?

Hemen bu paralelde ikinci soru video kimler tarafından, hangi amaçla ne hedeflenerek üretilmişti? Bu gibi olaylar kendi başına sadece birini yerin dibine sokmak için üretilmezler. Bu tarz videolar bir amaca bağlı gündeme gelirler!..

Fakat bu amaçlar hedefteki kişi veya kişilere, döneme, alınmak istenene sonuca göre değişiklik gösterebilirler. Örneğin 2010 Mayıs ayında ortaya çıkan Baykal kasetinin amacı CHP’de Genel Başkan ve yönetim değişikliğinin sağlanmasıydı. Sağladılar. Ondan sonra 12 Haziran 2011 seçimleri öncesi gündeme gelen “MHP’lilere yönelik kaset komplosu” olayında ise MHP’nin “A Takımı” denebilecek 10 isminin siyaseten tasfiyesi sağlanacaktı. Aynı şekilde daha yakın tarihte Muharrem İnce olayında kasetin iddiası bile bir siyasetçinin adaylıktan çekilmesine yol açabilmiştir. Mustafa Sarıgül’ün olayı ise sanki şimdilik daha “bireysel” gibi duruyor. Ama arkasından ne çıkar henüz bilinmez!..

Şantaja Konu Olan Olay Nedir?..

Nitekim Mustafa Sarıgül’de bu olaya ilişkin ilk tepkisini dile getirecekti: "Hakkımda yayınlanan video montaj, şantaj, tehdit içeriklidir. Türkiye’nin en önemli ve güvenilir kriminal bilirkişi uzmanlarından gerekli inceleme raporlarını kamuoyuyla paylaşacağız. Bize ve aileme bu çirkin iftiraları atıp tehdit eden alçaklarla yargı önünde hesaplaşacağız."

Bu ilk açıklamada benim dikkatimi çeken nokta ise şurası oldu. Sarıgül farkında mı değil mi bilmem ama hakkındaki videonun “Şantaj ve tehdit içerikli” olduğunu belirtiyor. Demek ki şantaja ve tehdide konu olacak bir durum var. Şöyle kurgulayalım: eğer bir şantaj ve tehdit varsa söz konusu kişi ya da odak sizi daha önce ama aleni ama dolaylı uyarmış olmalı. “Şunu yapmazsanız bunu yaparız” diye. Eğer bu tehdide boyun eğmez ya da isteneni yapmazsanız o zaman “madem öyle işte böyle” der gibi düğmeye basarlar. Öyle mi oldu acaba?

O halde Sarıgül’ün kendi beyanına dayanarak soruyorum. Bu kişi ya da kişiler daha önce Sarıgül’ü herhangi bir nedene bağlı olarak uyardı mı? Bir şekilde iletişim kurdular mı? Kurdularsa ne istediler. Sarıgül bu “Şantajcı ve tehditçileri” tanıyor yahut tahmin ediyor mu? Aralarında ne gibi bir çelişki var? Konu siyasal mı mali mi? “Şantaj ve tehdit içerikli” olduğuna neye dayanarak kanaat getirdi? Varsa bu konudaki bilgisini kamuoyu ile paylaşmayı düşünmez mi?

Onları reddettiği ya da istediklerini yapmadığı için mi başına bunlar geldi? Öyle ya, videoyu yayınladıktan sonra şantajın veya tehdidin bir anlamı kalır mı? (Bunun tek istisnası başka videolarında olmasıdır!) Artık yapacağınız varsa da yapmazsınız. Dolayısıyla kasetin “Sahte” olması ya da kasetteki kişinin o olmadığı da durumu izaha yetmiyor. O zaman niçin “böyle bir sahte video hazırladılar” sorusu doğar. ( Bu arada Sarıgül’ün videodaki kişinin kendi olmadığını belirten bir kriminal inceleme raporunu yayınlamış olduğunu hatırlatırım) Çünkü asıl soru halen havada asılı duruyor: Kim ve niçin? Ne istiyorlardı?..

O Halde Amaç Ne Olabilir?..

Gelelim en hassas noktaya. O zaman bu olayda ihtimaller skalası nedir? Şüphesiz bunların hepsi varsayımdır. Hiçbirinin kesinliği yoktur. Her şey olabilir. Öyle de bakmanızda yarar var…

  • Akçeli İşler: Bu yaklaşıma göre olay Sarıgül’ün ticari ilişkileri diğer deyişle “Akçeli işleri” ile ilgili idi. Buna göre olayın arkasında Hüseyin Avni Sipahi ile Mustafa Sarıgül arasındaki 15 milyon dolarlık paylaşım meselesi vardı. Gerçek Gündem'den Hatice Turhan'ın yazısına göre; Sipahi, Mustafa Sarıgül Maslak’ta Ali Ağaoğlu’na ait gayrimenkulü almak için ortak işe girmişlerdi. Ancak tapu Sarıgül’deydi. Bunun üzerine payını isteyen Sipahi ile aralarında sorun çıkmıştı. Mustafa Sarıgül’ün evinde çalışan bir kadın görevli aracılığıyla söz konusu görüntüler kayda aldırılmıştı. Bir kısım para ödemeleri Sarıgül’ün oğlu Emir Sarıgül tarafından yapılsa da yeterli bulunmamıştı. Ne var ki Sipahi bu iddiaları Medyaradar’dan Ercan Öztürk’e yaptığı açıklamayla yalanlayacaktı. Zaten şu ana kadar bunu kanıtlayan bir belge de ortaya çıkmış değil.
  • Parti içi Kumpasçılar: CHP içinde kimileri kazanlar kaynatıyordu. Ekiplerin birbirine ayak oyunları sürüyordu. Bu arada taraf olan Sarıgül’de ittifakları dolayısıyla hedefe konmuştu. Parti içinde kimlerin ayağına bastı acaba? Hüseyin Avni Sipahi’nin bu noktada verdiği cevap ilginçti: Birileri illa bir kumpasçı arıyorsa onu parti içerisinde arasınlar. Kumpasçılar bizzat partinin içerisinde. Mustafa Sarıgül bizzat SHP olayının kurbanı edildi.” Konunun SHP olayı ile ne gibi bir ilgisi var bilmiyorum. Bir kanaate varırsam paylaşırım.
  • Kılıçdaroğlu Ekibi : Bu iddiaya göre başlangıçta Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket etmeye karar alan Sarıgül sonradan yan çizmişti. TV100’de 'Şükru Dudu ile Berber Muhabbetleri' programında katılan "2028'de gönlünüzden geçen CHP adayı kim?" sorusuna Sarıgül’ün “Özgür Özel’e dikkat edin” demesi sıkıntı yaratmıştı. Onun intikamı mı alınmıştı?
  • İmamoğlu Takımı: Buna göre Kılıçdaroğlu yandaşı Sarıgül İmamoğlu ekibine ayak bağı oluyordu. Sarıgül Kılıçdaroğlu ile birlikte süreci yönetiyordu. (Hatta Celal Eren Çelik’in iddiasına göre Sarıgül’le birlikte hareket eden projenin içinde Fırat Bozfırat – KRT, Hüsamettin Özkan ve Beykoz Konakları ile kimi medya patronları, önemli iş adamları ve yazarlar vardı) Onu tasfiye etmek için böyle bir işe kalkıştılar. Çelişki keskinleşmişti.
  • Özgür Özel Ekibi: Kılıçdaroğlu’nu zayıflatmak, geriletmek için çevresini hedefe oturtmuşlardı. Bu noktada en öne çıkan isim Sarıgül’dü. Darbeyi ona vurdular. Sarıgül, “Kılıçdaroğlu’nun Ankara’daki ofisinden çıkmak bilmiyor” bile deniyordu.
  • AK Parti Faktörü: tam bu noktada klasik tepki ile her taşın altında AK Parti aranmaktaydı. “Kavgalı bir CHP”, “Bilinen isimleri ahlaki zaaf içinde CHP” görüntüsü yaratılmak isteniyordu.

Elbette başka varsayımlarda üretilebilir yahut bunlar eksik kalır ya da geçersizleşebilir. Rivayetler muhtelif olabilir. Biz kimseyi suçlamadan olayı anlamaya çalışarak sadece bir analiz yapmaya çalışıyoruz. Tutar veya tutmaz o başka!..

Ancak her ne olursa olsun sonuçta ortada rezil bir durum vardır. Bir siyasetçinin – severiz sevmeyiz ayrı- şerefi söz konusudur. İlaveten – şayet çok ticari nedenleri yoksa- belki de en büyük zararı Türkiye’de siyasi süreç ve kişilerin bu gibi yöntemlerle yola getirilmeye ve siyasetin dizayn edilmeye çalışılmasıdır. Sarıgül’e geçmiş olsun derken, olayın tüm boyutları ile açıklığa kavuşması en büyük temennimizdir…

18. 07. 2024